Kate Hudson ve Matthew McConaughey’i biraraya getiren romantik-komedi / macera türündeki ‘Altın Şans’ (Fool’s Gold) bu hafta gösterime giriyor.
- Matthew McConaughey ile çalışmak nasıldı?
Kate Hudson: Ekranda nasıl görünüyorsak öyle aslında. Filmde de birbirimize deli olmasak da, yıllanmış evli çiftler gibi de değiliz, sonuç olarak seviyoruz birbirimizi. Bu da öyle birşeydi yani…
- Matthew McConaughey ile beyazperdedeki uyumunuzu bu kadar özel yapan şey nedir sizce?
- Aramızda bir kıvılcım var. İyi ki var yoksa bu tarz filmler, bu kıvılcım olmazsa bir işe yaramaz. Aslında bunun nasıl oluştuğunu anlamış da değilim çünkü biz çok zıt karakterler gibi duruyoruz. Sanırım, ruhlarımız benziyor birbirine. İkimiz de çok özgür ruhlu insanlarız. Hatta insanlar pek görmese de, ben çok daha özgür ruhlu bir insanım.
- ‘Altın Şans’taki dalış deneyiminizden konuşalım biraz da…
- Suyun içinde rahat olmayı öğrenmek gerçekten zor oldu. Düşünsene, köpek balıkları gibi hissettim kendimi. Maviliğin içine dalıyorsun ve köpek balıklarını görüyorsun. “Allahım ben ne yapıyorum” dedim ilk başta ama sonra resmen aşık oldum bu hisse. Kocaman okyanusun bir parçası olmak aklımı uçurdu resmen.
- İnsanlar hazine avına çıkmayı neden seviyorlar dersiniz?
- Ben çocukken yapardım böyle şeyleri. Babam, bizi büyük hazine avlarına çıkarırdı. Bir kamyonetimiz vardı ve ona atlar yola çıkardık. Çocukken bu bir çeşit hayal gibiydi. Gideceğiniz yeri hesap ederek, ipuçlarını takip etmenin verdiği heyecan ve gerilim karışımı bir his belki de. Bence herkesin hoşuna giden bir his bu.
- Sinemada yer almak istediğinizi nasıl farkettiniz?
- Aslına bakarsanız Hollywood henüz çok genç, yani 100 yıllık bir sektör ve her bir alanda kendi jenerasyonlarını yetiştiriyor. Bir bakıyorsunuz, biri annemin makyözünün oğlu çıkıyor, dublör babamın dublörünün oğlu veya kızı çıkıyor ve bu çok hoş bence. Hayatınızda bir şekilde tanıştığınız insanlarla karşılaşıyorsunuz Hollywood’da. Bana gelirsek, ben film setinde büyüdüm. Film ekibi, kameralar, bunlar benim dünyam. Kendimi hiçbir zaman “ben bir oyuncuyum” diye film ekibinden ayırmadım. Filmin yapım sürecinin, bir şekilde içinde olmayı seviyorum ben.